bugün

sevdiği entry'ler

tekfurun kızı

Son dörtlüğüyle insanın kan dolaşımını hızlandırsa da, genel olarak sizi uzaklara çok uzaklara götüren bir şiir. Her ne kadar "amma ki alamam!" dese de almış. Biz de holofiralarimizi alamayız diye düşünsek de, amma ki alamasak da, yine de umut... Ancak bu dörtlük gerçekten insanı sarsar.

Sen bir düş imişsin kuşluk çağında,
Soluma tükürdüm Rabbim gafurdur.
Bilesin kavuşmak yoktur islamlıkta
Kavuşan kısmisi ancak gavurdur.

2021

2022 bitmesine az kalmışken bu başlığa da yazmış olayım, geleneği bozdum ama hatrımda kaldığı kadarıyla birkaç cümleyle anıp geçeyim.

sevdiğim bölümü okumak için önceki bölümü son yılımda bırakmıştım, hatırlıyorum da burdaki arkadaşların da fikrini almıştım. destekleyen de vardı, aptallık etme bihter diyen de. tabii ki aptallığı seçtim bsjfkg mezun oldum ve sonunda kep atabildim. topuklu ayakkabıyı yıllar sonra giyip şıkıdım şıkıdım diplomama yürüdüm, gerçek mi diye dişle kontrol edildi. öncesinde uzunca bir dönem bitirme projesiyle uğraşıldı, oturmaktan psycho filmindeki kadın gibi yer oluşacaktı ki dedim abartmıyım arada dolaşayım edeyim. neyse ki a+ ile geçtik, ilk vakamı görmüş oldum. sonra o dönem hislerini ufak ufak belirten fakat dersten her şeyi gri gören ben, elinde kırmızı kalbiyle duran sevgilimi görememişim. artık sonlara yaklaşınca ve renkler canlanmaya başlayınca, hayata dönüp duygularımı hissetmeye başladım. devam etmekte olan güzel bir ilişkimiz var. eskiii kadiiimm dostumla tekrar konuşabilme fırsatımız doğdu. değişmiştik, farklı bakabiliyorduk, hatalarımızın farkındaydık. onu hayat yoluma tekrar katabilmenin mutluluğunu yaşadım, yaşıyorum. (hiç paragrafa bölmüyorum ki bunu okuyan ve kpssye çalışan varsa anlam bütünlüğünü korumak için nereden ayrılması gerektiğini bulsun)
düşünüyorum da hafızamı zorlamam gerekecek gibi. kopya çekmek istedim fotoğraflara bakıp, anılardan dolayı gözüm dalmış. bir sene önce güzelmişim de bu sene ne olduysa çökmüşüm, ekonomik sebepler +10 yaş katmış. neyse bu yazımızda dönemin ekonomik izlerini görmesek de olur.
devam edelim, genelde stajlarda geçmiş ömrüm. çocuk evlerinde staj yaptığımda, ora çok farklı bir deneyim kattı. hayatın toz pembe olmadığının farkındaydım fakat madalyonun karanlık yüzünün içine çekilmiş gibiydim. çocuklar için daha yaşanılası projeler oluşturmaya başladım kafamda, maddi güç bulduğumda uygulamaya da sokmak isterim. fakat sanırım en çok sarsan, aile yapısının çürümekte olduğuna şahit olmaktı. o zamanlar hem idealist hem karamsardım. beni zorlayan bir süreçti. sonraki stajım iyiydi, bir sonrakinde daha çok vaka gördüm. alanın içinde olmanın mutluluğu artıyordu. farkındalığım da doğru orantılı olacak şekilde. bilen bilir farkındalık yüklenmesi sindirilmesi başta zor olabiliyor. insanlara yaklaşımım değişmeye başlıyordu yavaş yavaş da olsa fark ediyordum. fakat tek değişen yaklaşımım değil, duygu/düşünce/davranışım da değişiyordu. sakinim eskisine nazaran, belki fazlasıyla. gece stajdan eve dönerken arabaların, evlerin, gökdelenlerin birkaç saniye eşlik ettiğim ışıklarıyla huzur doluyordum.
bölümden önce ve sonra olarak kendimi bölmeye başladığımın farkındaydım.
son zamanlarda ise uzunca süren hastane koşturmalarım. hastanelere artık giderken ayağım esmeye başlamıştı. şu an bile hastanelik işim olsa adımlarım geri geri gider. neyse, doktor (muhtemelen güzel bir gün geçirmiyordu) direkt “ilerde kanser olabilirsin hemen ameliyat olmalısın” gibi bir cümleyi beklemediğim anda yüzüme vurmuş, dayanağı olmayan ben oturmakta çözümü bulabilmiştim. evrakları başka yere götürürken öğle molasına çıkmışlardı, ağlamamı durduramadım o mola bitene kadar. iyi ağlamıştım o sıra. annemin “ağlıyor musun, saçmalama eve gel bir hal çaresi bulunur kızım bir şey olmaz” azarı iyi gelmişti. aldım belgeleri doktordan eve gittim. o doktor umarım insan psikolojisi üzerine de okumalar yapar, birilerinin hayatındaki riskten bahsederken o yüz ifadesi ses tonu hoş değildi ve de paaat diye söylemesi. sonraki gün başka doktora gittim, diğer doktorun söylediklerini ilettim. riskin olduğunu fakat endişemi giderecek şekilde durumu ve neler yapılacağını açıkladı. bilgi vermesi yeterli oldu kısaca, kendisine teşekkür ederim. başka bir doktordan randevu alıp ameliyatımı oldum. korkuyordum çünkü riskler anlatılmıştı. neyse ki sağlıklı şekilde atlattım, ameliyat izlerim olmasa bunları bastıracaktım muhtemelen fakat hatırlatıyor kendini. anneme de teşekkürler, zorlu süreçte hep yanımdaydı. narkoz etkisinde bile anne diye sayıklamam normal shjfkf kadını hastane haricinde de bi yerlere götürmem lazım bunu fark ettim yazdıkça.
arkadaşlarım nişanlandı, birçoğu ciddi ilişkiler yaptı. geçen bir arkadaşımın baba olacağını öğrendim, hala oluyorum hadi bakalım. onu 2023 başlığında paylaşacağım.
2021’in son demlerinde uzun soluklu bir terapi eğitimi almaya başladım. hala devam ediyor nasıl bir soluksa. o eğitim ve sonrakiler sayesinde bebe adımları atmaya başladım alanda. geri kalan kısım 2022’ye giriyor.
2021’i sonlandırırken ailem ve sevdiğim beyleydim. sağlıklıydım, sağlıklıydılar. huzurluydum. sanırım bundan ötesinin olmadığını anladım.
2021 psikologlukta bebe adımlarımı attığım, insanların hayatına dokunurken kendime temas etmede beni bir tık ileri götüren ve iyi olan erkek arkadaşımın hayatıma katıldığı yıl oldu.
iyisiyle kötüsüyle yaşandın bittin. kaybolan yıllardan olma diye bu yazım.
elveda 2021.

edit: eric abi eşliğinde, klasik.

edit 2: aaa çok şaşkınım o kadar uzun uzun yazdım kaydolmamış. o kadar da hislenip yazmıştım hayatımdaki önemli detayı es geçtiğim için. neyse tekrar duygusal moda bürüneyim.
tamamiyle hür irademle yazıyorum hdjck
yumiyumum sosyal yumurcakım gibi önemli detayı nasıl olur da es geçerim hiiiiç bilmiyorm bdjflg ama hayatımda uzun yıllardır olduğu ve artık hayatımın demirbaşından olduğu için belki de normal algılıyorum fakat her ne olursa olsun o güzel detaya da birkaç söz etmem gerekiyor. geçenlerde doğum günüydü ve iyi ki doğmuş, iyi ki tanışabilmişiz. tanışmadan önce entry içeriği ve görsellerden anlamıştım iyi anlaşacağımızı fakat tahmin etmiyordum açıkçası bu kadarını. espri daha aklıma gelir gibi olmadan, o anlamış ve gülmüş oluyor. bu frekans nasıl tuttu hiç bilmiyorum fakat o benim üst versiyonum onun bilincindeyim. donanımlı, esprili, sesi ve tipi güzel, umut karikatürleri son kalesi, merhametli. dışı da soğuk değil ama içinin sıcak olduğunu biliyorum. kimseye aktaramadığım ve dibe doğru ilerlediğimde, umut gibi beliriyor. bunu yapay telkinlerle de yapmıyor. hakikatleri söylüyor ve nasıl oluyorsa üzgünlük grevimi güldürmeyi başararak sonlandırıyor. benim için ifade ettiği anlamı açıklamak epey güç fakat büyük yeri var ( kocaman adam olmasından bağımsız) umarım hayatımdan eksilmez bu vip insan. canımmm yeni övdümmm o yüzden başlığına daha ayık kafa ama hislenince uğrayacağım. hayatıma dokunduğun parmak izin sanki hep samimiyet kilidini açacakmış gibi ve yine biliyorum ki sadece benim için değil birçok kişi için önemli yerin var. minnetle ekrana baktığım birkaç dakikadan sonra… daha uzun gözüksğn diye üç noktayı abartırdım da onu da anlarsın şimdi sen elinde cetvellebdjcklv
hep mutlu ol çünkü sen mutsuz olursan toplam 2 kişi mutsuz olur.
seni çok seviyorum, iyi ki varsın. buranın bana kattığı kaliteli ve kalıcı ender kişilerden. geçen senelerimde de vardın, bu senemde de. geleceğe de not olsun, ilerde laf atarken malzemem olur. teşekkürler ulu, bu konuda sana minnettarım. arasam bulamazdım hdjfgpg
özetle: teşekkürler ve sevgiler kalp kalp

ibrahim tenekeci

mesela "hırsızlık" kelimesinin yerine "yolsuzluk" kelimesini koyma gayretindeler. yolsuzluk, insanın kulağına yol-su-elektrik gibi geliyor. ama hırsızlık denilince, işin rengi bir anda değişiyor. mesela ünlü medya patronu veya falanca milletvekili yolsuzluk yaptığı için değil de, hırsızlık yaptığı için yargılansaydı, itibarları sıfırla çarpılırdı. ama şimdi, hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyorlar. yine, "ahlak" kelimesinin yerine "etik" kelimesini monte etmeye çalışıyorlar. hal böyle olunca da, etik değerleri dilinden düşürmeyen bir yayın yönetmeni gazetesine eteksiz kadın fotoğrafı basabiliyor. veya mankenlik mesleğinin bile etik değerlerinden bahsedilebiliyor.

ibrahim tenekeci

gece 3

gece 3ten sonra söylenen hiçbir
şey ciddiye alınmasın.
gece 3ten sonra kimse aranmaz.
gece 3ten sonra mesaj atılmaz.
gece 3ten sonra yemek yenmez.
gece 3ten sonra içilmez.
gece 3ten sonra aşık olunmaz.
gece 3ten sonra kimse ölmez.
gece 3ten sonra baban ölmüş
denmez kimseye.
gece 3ten sonra sabah olmaz
bazen.
gece 3ten sonra sabah da birdir
bazısı için gece de.
gece 3ten sonra sokaktasındır
bazen, polisler çevirmiştir, yanında
kimliğin yoktur, inandıramazsın
kimseyi düzgün bi adam olduğuna.
sabah annene gidersin kahvaltıya.
ve gece 3te neler olup bittiğiyle
ilgili hiçbir şey anlatamazsın ona.
gece 3te olan her şey anneleri üzer
sadece.